Kırık Camlar Teorisi ve Oyunlaştırma

Kırık pencereler teorisi (Broken Windows Theory) olarak da bilinen kırık camlar teorisi Amerikalı suç psikoloğu Philip Zimbardo'nun 1969 yılında gerçekleştirdiği bir deneyden esinlenilerek 1980’li yıllarda Wilson ve Kelling (1982) tarafından geliştirilmiş bir yaklaşım türüdür. Kriminolojik bir teori olan kırık camlar teorisi; kontrolsüz, denetimsiz, ilgisiz ve bakımsız bırakılan yerlerin suç üretebileceğini, anti-sosyal davranışlar geliştirebileceğini ve davranışlara müdahale edilmezse zincirleme bir etki yaratarak daha ciddi sorunlara dönüşeceğini ileri sürmektedir.

Yani eğer bir bina içerisinde kırık bir cam varsa ve tamir edilmiyorsa, binada yaşayan kişiler arasında binanın kontrolsüz ve ilgisiz bırakıldığını düşünen kişiler diğer sağlam camları da kırmak isteyecektir. 

Kırık Camlar Teorisinin İş Hayatındaki Yeri

Yukarıda verdiğimiz örnek aslında kırık camlar teorisinin iş hayatındaki yerini de oldukça iyi açıklıyor. Eğer bir şirkette düzensizlikler mevcutsa ve şirket bu düzensizlikler için önlem almıyor, çalışanı önemsemiyor, küçük problemleri zamanında çözmüyorsa uzun vadede şirketteki tüm camlar teker teker kırılabilir. Kırık camlar teorisi ve iş dünyası üzerinde bizi en çok ilgilendiren konu ise motivasyon. Şirket çalışanlarının, hedefe ulaşabilmelerini sağlamak için herkesin mutlaka sahip olması gereken en önemli konulardan biri motivasyondur ancak tek bir kişinin bile motivasyonsuz çalışması ve bu sorun için şirketin hiçbir önlem almaması bizi kırık camlar teorisine götürür. 

Eğer motivasyonu düşük çalışanın bu problemi ile ilgilenilmez ve bu duruma müdahale edilmez ise bir süre içinde domino taşı etkisi yaratarak diğer çalışanların da motivasyonlarında düşüşlere yol açacaktır. 

Kırık Camlar Teorisi için Neden Oyunlaştırma?

Oyunlaştırma kırık camlar teorisi içerisinde önemli bir yere sahiptir. Şirketler günlük akışları içerisinde çalışanların yaşadıkları motivasyon kayıplarını fark edemeyebilir. Oyunlaştırma ise şirketlere tek bir platform üzerinden çalışan motivasyonunu yüksek tutabilmeyi, bunu sürdürülebilir kılabilmeyi ve anlık bir şekilde tüm çalışan performansını takip edebilmeyi sağlar. Oyunlaştırma sayesinde yöneticiler çalışanlarının süreçlere olan katılımını yakından takip edebilir, motivasyon kaybı yaşayan çalışanı hızlıca fark ederek daha iyi performans göstermesi için ona yol gösterebilir.

Oyunlaştırma tüm bunların dışında gerçek zamanlı ölçümler, anında geri ve ileri bildirimler, övgü ve ödüller gibi motive ediciler sayesinde çalışanların motivasyonunu artırır, ekip içi etkileşim süreçlerini iyileştirerek kırık cam oluşumunu önler.

Paylaşın

Yorumlar