GROW Modeli ve Oyunlaştırma Yaklaşımı

Koçluk ve oyunlaştırma, gün içinde sıkça duymaya başladığımız iki kelime olmaya başladı. Hem profesyonel bir koç hem de bir oyunlaştırma uzmanı olarak bu iki aracın ne kadar birbirine benzer yanlarının olduğunu keşfetmem tabi ki uzun sürmedi. Hatta o kadar benzerlikleri var ki her iki aracı da bir problem çözme ve hedefe ulaşma aracı olarak tanımlamak hiç de yanlış olmaz kanımca.

Koçluk dünyasında, işe yarayan ve kullanılan pek çok farklı metod ve pek çok farklı araç bulunmaktadır. Hepsinin ortak amacıysa koçluk alan kişiyi (danışanı) potansiyelini keşfetmeye yönlendirerek, hedeflerine ulaşması için motive etmek ve sorumluluk almalarını sağlamaktır. Koçluk, kişinin performansında artış sağlamayı amaçlayan ve kişinin kendi potansiyelini en üst düzeye çıkarmayı hedefleyen bir yöntemdir.

Kısaca koçluk, danışanın performans, öğrenme ve gelişiminin kolaylaştırılması sanatıdır. Koçluk öğretmekten ziyade kişinin öğrenme yolculuğunda bir kapı aralamak ve rehberlik sunmaktır. Bu bağlamda güçlü sorular sormak, ana hedefe ulaşmak için ara hedefler belirlemek ve geri bildirim vermek en temel uygulamalardır.   

Profesyonel koçlar pek çok farklı metod uygulayarak seanslarını gerçekleştirirler. Sir John Whitmore tarafından geliştirilen GROW modeli ise bu metodların içinde en yaygın kullanılanlardan bir tanesidir. En temelde dört farklı aşaması mevcuttur. 

(Goal) - Amaç: Hem uzun hem de kısa vadeli hedeflerin belirlenmesi sürecidir. Kişinin gerçekleştirmek istediklerine ve önceliklerine odaklanır. Bu kısımda kişinin nihai hedefinin, bu hedefe gidiş yolculuğundaki ara hedeflerinin ve değerlendirme noktalarının belirlenmesi gerekmektedir. Aslında burada benim temel yaklaşımlarımdan bir tanesi de "Hedefine vardığını nasıl anlayacaksın?" sorusunun içini doldurmaktır. Bu somut olarak tanımlandığında ve elle tutulur bir görüntüye büründüğünde yolculuğa başlamak için beklemeye gerek yoktur.  

R (Reality) - Şu Anki Durum: Mevcut durumun analizidir. Bu aşamada önemli olan problemi çözmek değil farkındalık yaratmaktır. Amaç olabildiğince objektif durum analizinin gerçekleştirilmesidir. Şimdiye dek yapılan eylem bakımından mevcut durumu değerlendirmektir. Önceden yapılan eylemlerin sonuçlarını ve etkilerini netleştirmektir. İlerlemeye yönelik engelleri ve blokajlara ilişkin bir kavrayış sunmaktır. Hedefi gerçekleştirmeye yönelik olarak daha önceden bir adım atıldı mı? Eğer atıldıysa sonucu ne oldu? gibi soruların cevapları analiz edilir.  

O (Options) - Seçenekler: Alternatif stratejiler veya hareket biçimleridir. Bu aşamada kişiyi doğru çözüme ulaştıracak olan davranış ve eylemlerin keşfedilmesidir. Kişi bu aşamada olabildiğince fazla seçenek üretmelidir. Bu aşama bir beyin fırtınasıdır. Fikirler havada uçuşmalıdır. Sınırlayıcı düşünceler kovulmalıdır.

W (Will) - Aksiyon: Tanımlanmış eylemler ve zamanlamasına karar vermektir. Bu aşama ise kişinin hedefine ulaşabilmesi için atacağı adımların belirlendiği bölümdür. Bunun yanında olası engellerin belirlenmesi ve aşılması için neler yapılabileceği, kimlerden ve nasıl bir destek alınabileceği de bu aşamada ele alınır. Benim kişisel fikrim bu aşama uygulaması en zor aşamadır. Evren, eylemleri alkışlar ve harekete geçenlere yol açar. Amaç harekete geçmeyi sağlamaktır. Bunun için ara hedefler ve ara aksiyon adımları belirlenmelidir. Büyük lokmayı yutmak zordur. Parçalara bölmek en iyi metodtur.

Oyunlaştırma kavramına girişte çok kısaca değindim ancak çok kısaca tanımlarsak aslında koçlukla ne kadar çok benzer noktaları olduğunu da anlamış oluruz. Oyunlaştırma da GROW modelindeki gibi bir hedef belirlemekle başlar ve bu hedefleri olabildiğince net çizmeye çalışır. Bu hedeflere yönelik olarak olası davranışları ve eylemleri belirler ve bu davranış ve eylemlerin gerçekleştirilmesi için kişileri motive eder, onlara geri bildirimler verir. Sürecin her aşamasında aynı koçluktaki gibi kişileri destekler ve motive eder. 

En temelinde iki araç da bir problem çözme ve hedefe ulaşma aracıdır ve bunlara aracılık ederler. İki aracın da nihai amacı hedeflere ulaşmak veya problemleri çözmektir. Bunu yapabilmek için de kişiyi harekete geçirmek ve bir eylemde bulunmasını sağlamak isterler.

Ayrıştıkları nokta ise bunu yapma biçimleridir. Koçluk hem bilişsel hem de davranışçı yaklaşımlardan faydalanırken, oyunlaştırma ağırlıklı tetikleyiciler kullanarak kişileri motive ederek eyleme geçirmeye çalışır ve ağırlıklı davranışçı ekolü temsil eden teknikler kullanır. Özellikle de onboarding dediğimiz oyunun ilk aşamalarında bu daha da belirgindir.

Koçlukta, kişi kendi farkındalığını kazanması ile bir eylemi başlatırken, oyunlaştırmada ise kişi daha çok etkilere dürtüsel tepkiler vererek eyleme geçer. Tabi ki oyunlaştırmada da nihai amaç sürdürülebilir davranışlar kazandırmak olduğu için ilerleyen aşamalarda farkındalık ve içsel motivatörler de da işin içine girer. Oyunlaştırma bu anlamda içsel ve dışsal motivatörleri kurguya göre oyunun içinde dağınık biçimde kullanır.

Tabi bu iki aracın metodlarının farklılaşması davranışa geçme sürelerini de farklılaştırır. Bu bağlamda oyunlaştırma, kişileri çok hızlı ve anında eyleme geçirebilme gücüne sahipken koçluğun kişileri eyleme geçirebilme hızının ise daha uzun sürdüğünü söyleyebilirim. Oyunlaştırma anında tetikler ve eyleme geçirir ancak davranışların sürekliliğini sağlamak için süreçte daha fazla içsel motivatörler kullanması gereklidir. Koçluk ise yavaş harekete geçirme dezavantajına rağmen davranışların kalıcılığı ve sürekliliği çok daha yüksektir.

Bu nedenle kendi yaptığımız oyunlaştırma kurgularında hem tüm ekollerden yararlanmak hem de olabildiğince içsel ve dışsal motivatörleri ahenk içinde ve uyumlu olarak kullanmak ana amacımız oluyor. Özellikle koçluk ve mentorluk gibi güçlü araçların da sistem içine entegre edilmesi oyunlaştırmanın gücünü çok arttırmaktadır.

Koray İnan

Sevgiler.

 

 

Kaynaklar:

  • Performans İçin Koçluk / Sir John Whitmore
  • Koçluk Atölyesi / Feyza Güngeviş Çağatay (Yaşam Koçluğu Bölümü)
  • Profesyonel Koçluk Kitabı / Nuri Murat Avcı, Umut Ahmet Tarakcı
  • Koçluk Eğitiminde Grow Modelinin Uygulanması / Araştırma Makalesi/ Pelin Vardarlıer, Recep Özsürünç

Paylaşın

Yorumlar